7 Ocak 2009 Çarşamba

Neredeydik, Nerelere Geldik…

Canım oğlum, sen doğalı tam bir yıl geçti, hala inanamıyorum...
Sağa sola yazdığım ufak notları biraraya getirdim. Beraber geçirdiğimiz ilk yılın, kelimelere sığması mümkün olmayan özeti...

25 Şubat 2008.
Can bugün bilinçli olarak oyuncağına uzattı elini, birkaç kez üstüste. Bir de ilk defa gündüz kendi odasında uyudu.
4 Mart Salı.
Bugün ilk defa evdeki ana kucağındaki oyuncaklarıyla uzun uzun oyalandı, hep tutmaya çalıştı, çok tatlı...
8 Mart Cumartesi.
Gece 1 saat boyunca ağladı. Gülce ile İsmail geldiler, ama ağlamasına dayanamayıp gittiler. Meğerse uykusu gelmiş. Çok zor dalıyor uykuya.
12 Mart Çarşamba.
Bugün BCG aşısı oldu. Beraber ağladık. Ama allahtan akşam ateşi falan çıkmadı.
13 Mart Perşembe.
Bugün çok huzursuz. Doğru düzgün uyumadı, ha bire ağlıyor. Akşam yine altıda gece uykusuna yatmak isteyecek. O zaman da gece birden itibaren acıkıp uyanıyor. Bu sefer de ben uykusuz kalıyorum. Ne yapıp ne edip Can’ı gündüzleri en az 2-3 saat uyutmayı becermem lazım.
14 Mart Cuma.
Bugün çok ama çok gazı oldu sabah.
7 Nisan Pazartesi.
Can doğduğundan beri gündüzleri çok az uyuyor. Yarım saat uyuyup uyanıyor. Geceleri fena değil allahtan, yoksa çok zor olurdu. Ama gündüzleri de uyanuk olduğu saatlerde (ki genelde uyanık) çok aktif oluyor ve hep hareket halinde olmak istiyor, ilgi, oyun istiyor. Yorucu oluyor haliyle.
10:10-11:00 Yaşasın, 50 dakika uyudu!
13:25-14:00 Uyku
16:00-16:30 Uyku
27 Nisan Pazar.
Bugün sebze çorbasına başladık! Çok sevdi!
29 Nisan Salı.
İlk defa brokoli yedi, bayıldı.
30 Nisan Çarşamba.
Elmalı muhallebi yedi, ekşi geldi, ama yedi epey yüzünü ekşite ekşite ☺
1 Mayıs Perşembe.
Semizotlu sebze çorbası yedi.
14 Mayıs.
Can ilk dişini çıkardı, alt sağ.
17 Mayıs.
Can döndü. Yüzükoyundan sırtüstüne.
28 Mayıs.
Sırtüstünden yüzükoyuna dönmeye çalıştı.
Mayıs sonu.
Can ikinci dişini çıkardı. Sol alt.
5 Haziran.
Bugün oyun alanının sopalarına tutunarak kendi kendine oturdu.
9 Haziran.
İlk defa bebe bisküvisi yedi ısırarak.
19 Haziran.
Can kendi başına oturmaya başladı.
20 Haziran.
Can kendi yatağında uyumaya başladı bugün. 7-7.5 aylık olduğundan beri gündüzleri daha uzun uyumaya başladı. Meme de emmiyor artık. Günde iki tane 1, 1.5 saatlik uyku uyumaya başladı, ben de biraz rahatladım. Ama geceleri 10’da falan yatıyor, o yatınca da benim hemen uykum geliyor, kendime ayıracak vaktim olmuyor hiç. Ama giderek düzene giriyor.
Ağustos başı.
Can yerde sürüne sürüne gidiyor, yakında emekleyecek. Aydın’da ona öğretmeye çalışırken resmen “anne” dedi. Balkonda oturuyorduk. Annem, babam, teyzem, eniştem, hepsi duydu, şok olduk. Ama bir daha demedi. Bir de top oynarken “Attii” diyor, çok tatlı...
Ağustos sonu.
Can resmen emekliyor, patır patır heryere gidiyor.
21 Ekim.
Can “Bak” demeye başladı.
22 Ekim.
Can çatalı ağzına götürüp köfte yedi. Çok şeker!
23 Ekim.
Cenk Can’ı yatağına koyup uyuttu. Bu bir ilk, bakalım gerisi gelecek mi?
24 Kasım.
Can bir yere tutunmadan 6-7 saniye ayakta durdu.
25 Kasım.
Can bana babasını sordu. Ben de “Baba mama yapıyor” dedim. O da bana bakıp “Baba mama” dedi. Bir nevi cümle kurdu yani ☺ Baba diyor bugünlerde herşeye. Mesela bana oyuncağını uzatıyor, baba diyor. Eliyle bir yeri gösteriyor, baba diyor. Bence konuşmaya çalışıyor, ama dili buna rahatça döndüğünden her şeye baba diyor. Bir de hapiurma taklidi yapıyor. Geçen dün de Salkım’a teyze dedi.
Kasım sonu.
Can bir süredir geceleri uyanmadan uyumaya başladı, daha doğrusu 2 gece uyanmıyor, bir gece uyanıyor gibi. Bir de geceleri erkenden uykusu geliyor. Mesela dün gündüz sadece 40 dakika uyumuş. Akşam 8 olmadan uyudu, hiç uyanmadan sabah yediye çeyrek kala kalktı. Saatler ayarlandığından beri akşam erkenden hava karardığından olsa gerek. Bir de o kadar hareketli ki yoruluyor tabii ki. Bir dakika durmuyor yerinde. Yalnızca baby tv’yi izlerken hareket etmiyor, o da maksimum 10 dakika... Bu arada, oğlumuz 11 aylık oldu. Bir ay sonra yaşgününü kutlayacağız, inanamıyorum, bir sene nasıl geçti?
1 Aralık 2008.
Can dun akşam domatesli makarna yedi... Çatalla azıcık ezdik, epeyce yedi, çok da sevdi. Bebekler çok severmiş makarnayı. Menümüze bir lezzet daha eklenmiş oldu böylece. Bugün de mercimek çorbasıyla zeytinyağlı pazı yiyecek. Bu arada, artık bir öğünde birden fazla yemek olayına girmem lazım yavaş yavaş. Mesela akşam yemeğinde sadece köfte değil de, köfte ve patates püresi... Artık adam oldu adam... Bizim gibi yemek yiyecek tabii ki arkadaş. Hafta sonumuz çok hareketli geçti. Cumartesi the dayı, the teyze ve the enişte geldiler maç izlemeye. Can pek mutlu oluyor tabii kalabalıkta. Ertesi gün hava bahar günü gibiydi (20 derece!). Biz de ver elini cadde dedik. Salkım’la Burak da geldi. Dolandık, kahve içtik. Eve gelmemiz 3’ü buldu. Akü Can ise, arabada kucağımda uyuduğu yarım saatle akşamı ederek bir rekora daha imza attı... Bugün normal hayatına döndü tabii... Çocuk herhalde içinden şöyle diyordur: “Bazı günler hayat çok düzenli, hangi saatte ne yapacağım belli. Yemek yiyorum, geziyorum parkta, uyuyorum, uyanıyorum, annemle oynuyorum... Ama bazı günler, ki bu günlerde babam da benimle oluyor, hep sürprizlerle dolu. Ne yapacağımızı, nerede yemek yiyip nerede uyuyacağımı önceden kestiremiyorum. Ama bu da eğlenceli oluyor. Demek ki böyle bu işler...”
3 Ocak.
Can bugün salonun ortasından televizyonu kadar yürüdü. Epey bir adım attı. Sonra kendi başına yürüdüğünü farkedip pat diye ellerinin üstüne yere attı kendini. Yürümesini izlemek ne kadar güzeldi. Sanki oğlum artık büyümüş, koca adam olmuş, artık herşeyi yapabilirmiş bu dünyada gibi geldi bana. Hem babası, hem de teyzesi olaya tanık oldu, çok iyi oldu.
6 Ocak.
Birkaç gündür hafif nezlesi var, ama geçmeye yüz tuttu artık. 25’indeki 1 yaş kontrolünde kabakulak aşısı oldu, doktoru ateşi falan çıkabilir demişti. Belki onunla ilgilidir. Dün baby tv izlerken bana dönüp “baabi” dedi. Nasıl mutlu oldu söylediğine, 3-4 kez daha söyledi. Ben oğlumu özledim.
Aynı günün akşamı.
Oğlum “Anne” diyor. Odasında oynuyorduk resimli kartlarıyla. Karnı acıkmış kuzumun, bana baktı, elimi tutup mutfağa doğru hareket etmek üzere odadan çıkartırken “Anne, mama” diye mızıldandı. Ben şoka girdim tabi, ama çaktırmadım☺ Sonra da -özellikle naz yapmak amaçlı- anne demeye devam etti. Ne büyük mutlulukmuş bunu duymak...

Hiç yorum yok: