26 Ocak 2011 Çarşamba

4 'yerel' peynirli makarna


Mutfak işlerini azıcık sevenler, İtalyanların meşhur 4 peynirli pizzalarını, makarnalarını bilirler. Ricotta, mozarella, rokfor, permasan gibi 'ecnebi' peynirleri kullanılır bu leziz yemeklerde. Amma ve lakin, bu tariflerde kullanılan peynirler zor bulunan cinsten olup, fiyatları da hafiften tuzludur. Ben de kalktım bizim peynirlerle 4 peynirli makarna yaptım, şahane oldu.

Bir paket Barilla makarnayı haşladım. Zeytinyağında bir soğan ve 3-4 diş sarımsağı öldürüp içine bolca domates rendesi ekledim. Biraz baharatlandırıp pişirdim. Sonra içine 1 kutu kremayla Erzincan Tulumu, Ezine Beyaz Peyniri, standart kaşar peynir ve Pınar Labne eklemek suretiyle fırına verdim. Ama önce biraz maydanoz rendeledim tat vermesi için.

Sonra da afiyetle yedim :-)))

Konuşma pratikleri


Evimizin küçüğü Alp'imiz bıdır bıdır konuşmaya başladı değerli blog takipçileri. Eskilerin dediği gibi 'ağzı laf dolu' olan minik insan, her konuda yorum yapıyor, sürekli söyleniyor, evin içinde oradan oraya konuşa konuşa geziyor. Onun için her şey şaşkınlık verici, hayrete düşmediği bir şey yok. Pencereden bakarken bir iey görüyor: Aaah! TV'de bir şey farkediyor: A-aah!

Duyduklarını taklit etmeye çalıştığından sürekli komik komik sesler çıkarıyor. Ona göre tüm hayvanlar havlıyor; kuşlar, kediler, inekler... En çok kullandığı kelimeler, bu nii? (bu ne) ve bulla (Burda). Söylediği, ama sadece bizim anlayabildiğimiz sözcüklerse, güle güle, iyi geceler, Alp ve Can. Anne ve baba zaten bir süredir söylüyordu.

Bir başka komikliği de, müzik duyduğunda salonda emekleyerek dört dönmesi: Kendince dans ediyor, ağzı kulaklarında...

20 Ocak 2011 Perşembe

Bir bilmecem var çocuklar... Haydi sor sor...

Can yine okula gidemiyor bu hafta: Nezle, göz nezlesi ve ateş birleşerek Voltran'ı oluşturdu. Neyse ki bugün nispeten daha iyice. Ateşi de Calpol'le düşürülebilen cinsten, İbufen'e gerek kalmıyor.

Alpişkomuz sevimli halleriyle evin içinde oradan buraya pıtır pıtır yürümekle ve sağı solu karıştırmakla meşgul. Can'ın nezlesi ona bulaşmadı-şimdilik! Havalar iyi gittiğinden 15 gündür falan her gün parka çıkabiliyor. Kaydırak tepelerinde kuduruyor...

Sevgili blog takipçisi anneler, sizlere bir uzman sorum var: Sütten nasıl kesilir. Alp neredeyse 14 aylık oldu, artık yavaş yavaş sütten kesmek istiyorum; zira UYKUM VAAAAAAAR!!!!

Geceleri hala çok uyanıyor miniğimiz. İlla emmek istiyor, babası da uyutabiliyor ama ancak bir ağlama krizinin ardından... Tabii ki tek derdimiz bu olsun, ama gerçekten Cenk de, ben de kesintisiz bir gece boyunca uyumak nasıl bir şeymiş, unuttuk. Gündüzleri gözlerimizin yanmamasını, 2 sayfa okuyunca esnememeyi, akşamları mesela 11:30'a kadar uyuyakalmamayı, bir filmi sonuna kadar izleyebilmeyi istiyoruz artık.

Evet, uzun sözün kısası, bebişlerinizi sütten nasıl kestiğinizi bana yazarsanız minnettar olacağım.

Bu kadar bu günlük...

6 Ocak 2011 Perşembe

Can'dan Dökülen İnciler


Akşam, babasının sütünü her zamankinden biraz fazla ısıtmış olması üzerine biberonu eline alan Can konuya yorum yapar: 'Baba, sütümün sıcak olmasına ramak kalmış'

Gece annesi karanlık odada Can'ı uyutmaya çalışırken ve Can genellikle olduğu gibi uyumamak için her türlü numarayı çekerken aniden annesine dönüp 'Anne biliyor musun, siyah görünmez demektir' der.

Yine bir gece uyumaya çalışırken bu sefer odasının perdesine kafayı takar: 'Anne bu perde bana bakıyor, o yüzden uyuyamıyorum'.

Kırk yılda bir eline bir dergi alıp bir yandan sandviç yerken bir yandan da okumaya çalışan anneyi, bu saçma istekten vazgeçirmek gerekir: 'Anne, yemek yerken dergi okunmaz, gazete okunur'.

3 Ocak 2011 Pazartesi

İyi ki doğdunuz...








İlk doğumgünü partisi organizasyonumuzdan alnımızın akıyla çıktık sevgili dostlar. Çocuklar eğlendi, biz sizleri gördük, biraz olsun sohbet ettik, umarım sizler de iyi vakit geçirmişsinizdir.

Partinin ertesi günü evde çektiğimiz görüntüleri izledik. Hedefimiz çocukların eğlenmesiydi. Gördük ki gerçekten eğlenmişler. Mutlu olduk biz de...

Köfte ve sosilerin kurumuş, parti için özel olarak aldığım Şimşek McQueen'li kaynana dili ve şapkaların animasyoncular tarafından 'unutulmuş' olmasına rağmen genelde sorun yaşamadık. Bağ Pastanesi'nden memnun kaldık diyebiliriz. En güzeli de çocukların rahatça kudurabilecekleri ayrı bir alanları olmasıydı. Kuzularımın nice yaşlarına diyelim :-)))

İşte birkaç fotoğraf...