20 Ekim 2009 Salı

Geveze Can :-)



Aylardır konuşsun artık diye ağzının içine baktığım dünya tatlısı oğlum, bülbül gibi şakımaya başladı! Yaşasın!

Artık onu susturabileme aşkolsun. Sürekli bir şeyler anlatıyor, meramını ya kendine, ya da bizlere dile getirmeye çalışıyor. Bildiği kelimelere her gün yenilerini ekliyor ve kendi dünyasını ifade etmek için azimle uğraşıyor. Anne-babasına da işin keyfini çıkarmak düşüyor...

İşte geveze Can'dan, şimdi aklıma geliveren bazı inciler:

Bu kamyon değil, bu otobüs değil, bu taksi. (Taşıt araçlarına karşı olan ilgimiz had safhada gördüğünüz gibi)
Beton kamyon renk mavi. (Boşlukları doldurun, bakalım ne çıkacak:-)
Büyük anne, küçük Can. (Bunu bu sabah söyledi, ne demek istedi tam anlamadım, göbeğimi mi kastediyor acaba??? )
Anne kaka bittiiiii... (Her kaka faslından sonra uzata uzata söylüyor)

Yukarıda da, babamızla akşam kitap okuma faslı... Gördüğünüz gibi uykumuz gelmiş durumda, hafiften boş boş bakıyoruz:-)

Not: Remzi Kitabevi'nde şahane ingilizce çocuk kitapları, türkçelerinden çok daha ucuz, bilmeyenlere duyurulur.

Yumurta Kafa, Yeniden

Saçlarını zatınız kesti: Çocuğunu berber köşelerinde ağlatmaya razı olmayan ana yüreği aldı eline makası... Sürekli sağa sola hareket eden bir kafa olunca da bu kadar kesebildi... Naapalım artık...

6 Ekim 2009 Salı

Gestasyonel diyabette ikinci round

Eveeeet,

Bilenler bilir, Can'a gebeyken oldukça ciddi bir hamilelik şekeri vakasına dönüşmüştüm. Bırakın ölümcül bir diyeti, sabah akşam eroinmanlar gibi bacaklarıma enjekte ettiğim insülinlerin bile işe yaramadığı durumlar olmuştu. Özellikle sonlara doğru bebek iyice büyüdüğünde, uçuşa geçen sabah açlık şekerimi düşürmenin tek çaresi, karda kışta Cenk'le beraber gecenin 11'inde yaptığımız yürüyüşlerdi.

Velhasıl, vücudun dengesi bir bozulunca, toparlaması çok zor oluyor sevgili dostlar. Neyse ki en büyük kabusum gerçekleşmedi: Doğumdan sonra şeker kalıcı olmadı. Ama gestasyonel diyabet yaşayan kadınların %30'u hayatlarının ileri bir döneminde şeker hastası oluyorlarmış anacığım. Yani ben bir şeker hastası adayıyım halihazırda.

Lafı uzatmayayım, hamilelik şekeri yine çıktı tabii ki: Yine bilenler bilir, 26. Haftada yapılan şeker yüklemesinde 'oh-ha' dedirten bir değer çıkınca, ben yine ilk gebelikte takibimi yapan endokrinolog-diyetisyen ikilisinin yolunu tuttum. Kendileri, Acıbadem Hastanesinde çalışan Endokrinolog Doç. Dr. Adnan Bey ve diyetisyen Şengül Hn -ikisi de şahane insanlar, çok çok tavsiye ediyorum-.

Hemen başlanan sıkı diyetin akabinde 'Bakalım insüline kaç gün sonra başlayacağım' diye düşünürken bir sürpriz oldu ve 6 haftadır falan diyetle idare edebiliyorum, şeker değerlerimi makul seviyelerde tutabiliyorum ! Hayret ettik bu duruma doğal olarak... Cenk'e sorarsanız (ki dün doktorum teyid etti) ikinci gebelikler daha az stresli, daha bi rahat geçtiğinden böyle oldu. Kendisine katılıyorum. Bence ikinci bir sebep de, ilkine kıyasla çok hareketli olmam: İlk gebelikte her canım istediğinde, artık nereye olursa devrilip keyif yapıyordum. Şimdi mümkün değil.

Daha doğuma 7 hafta falan var, muhtemelen bir noktada doktor 'insülin zamanıııı' diyecek, ama olsun. Belki bir şekilde idare etmeye devam edebilirim.

Ay bu konuyu çok uzattım, ama arkadaşlar, hakkaten çok gıcık bir şey: Çikolatalara, pastalara, böreklere bakıp bakıp yalanmak hoş olmuyor hamile bir kadın için:-)

Hepinizi kucaklıyorum.