18 Mayıs 2012 Cuma

Kendime tembih

Çocuklarıma herşeyden önce sevgiyi, sevmeyi öğretmeliyim.
Duygusuz, tepkisiz, durağan, yaşadıkları ortamdan kopuk bireyler olmasınlar diye;
ağaçtaki yaprağı, sokaktaki kediyi, yağmur altında yürümeyi, fırından yeni çıkmış kekin kokusunu çok, ama çok sevsinler.
Varsın git-geller yaşasınlar, varsın hassas ve kırılgan olsunlar; bunların etkileri yıkıcı olmaz.

Vicdanlı olmayı öğretmeliyim sonra.
Duygusuzların vicdanları olmaz zaten, minnet nedir bilmezler, merhamet evlerine uğramaz.

Minnet duymayı öğretmeliyim.
İyiliğin değerini bilsinler, harcanan emeğe saygı duysunlar, her kim yaparsa yapsın.
İyiliğe iyilikle karşılık vermeyi de bilsinler; çünkü dostluklar böyle kurulur.

Merhamet etmeyi mutlaka öğretmeliyim, artık az rastlanan bir duygu olsa da...
İnsanlara ve tüm canlılara sırma ipliklerle bağlanmış hissetmeliler kendilerini, bu yalnızlaşan dünyada.
Üzülseler de, ağlasalar da, sonunda mutlu olmayı ancak bu şekilde başarabilirler.
Bundan gayrısı sahte, içi boş duygulardan ibaret olacaktır.