26 Mayıs 2009 Salı

Havadan, sudan



Can yeni eve iyice alıştı. Koşturup duruyor sağa sola. Bir de babasıyla kovalamaca oyunu başladı. Cenk, 'Can beni yakalayamaz ki' der demez babasını kovalamaya başlıyor. Adam akıllı koşmaya da başladı, çok sevdi bu oyunu.

Park sefalarımız sabahtan ve akşamüstü olmak üzere devam ediyor. Eski evin parkındakinden daha rahat ve güvenli bir bebek salıncağı var. Can sallanmayı çok sevdiğine karar verdi. Bir taraftan sallanıp, bir taraftan da Kiptaş inşaatına gelip giden buldozer olsun, kepçe-vinç olsun, betoniyer olsun çeşitli ağır vasıtaları seyrederek, epey vakit geçiriyoruz. Zaten buraya taşınalı beri taktı inşaat araçlarına. Sürekli taşıtlar kitabından vinç, kepçe vs resimlerine bakıyoruz. Kesin büyüyünce inşaat mühendisi falan olmak isteyecek, bilinçaltına işledi çocuğun ekskavatörler falan...

Kaydırak ayrı bir macera. Tırmanmasına yerdım ediyoruz, gerisini kendisi hallediyor artık. Bir hevesle atıyor kendini kayma yerine, sanki kocaman çocuk. Başta korktum biraz düşmesinden, ama idare ediyor şimdilik.

Son dakika !

Biraz önce, Cenk adını söylemeyi öğretmiş:
'Oğlum, senin ismin ne?'
'Nan!' - Can diyemiyor, Nan diyor:-) Bayıldık, bayıldık...

Hiç yorum yok: