6 Şubat 2009 Cuma

Can'la ılık bir öğleden sonra


Hepimizin bildiği üzere, bu hafta hava çok güzel...

Can zaten yaz-kış her gün mutlaka bahçeye çıkıyor. Ama bu hafta durumu iyice abarttık haliyle...
İçeriye girmek çok saçma, çünkü hava harika! Oğluşumuz bu aralar azı dişleriyle köpek dişlerini kardeşlik-dostluk-barış ortamı içerisinde çıkarmaya çalışıyor. Sağ üstte operasyon tamam, diğerleri de doktorumuz Füsun hanımın söylediğine göre yolda, hatta çıkmış bile. Can'ın ağzını açıp bakmak neredeyse imkansız olduğundan bu bilgiyle yetiniyoruz.

Dolayısıyla hafif bir huysuzluk var. Öğle uykularımız 1 saate indi. Burnumuz anlamsızca tıkalı epeydir. Yine doktorumuzdan öğrendiğimize göre, dişler çıkarken ödem yaparmış geniz etlerinde, tıkanıklığın nedeni muhtemelen buymuş.

Biz de havaların havailiğini fırsat bilip kendimizi sokağa atıyoruz.

Dün sabahtan zaten bir posta hava almıştı. 1 saatlik uykunun ardından ver elini çocuk parkı. Yürümeye başladığından bu yana özgürlüğünü iyiden iyiye ilan eden küçük Can, kah kumları yiyerek, kah boyuna posuna bakmadan kaydırağın merdivenlerini tırmanarak epey bir ter attı...
Sonra ana-oğul pazar alışverişi yaptık. Ardından da aldığımız portakalların tadına bakıp, biraz daha yürümek amacıyla sitenin orta parkına yollandık. Ananemizin de geçerken uğramasıyla iyice şenlendik.

Bu enerji nasıl bir şeydir? Can'ı daha çok öpüp koklasam biraz da bana bulaşır mı?

Hiç yorum yok: