2 Nisan 2012 Pazartesi

Gezelim, görelim

İstanbul'un bitmeyen soğuk ve kasvetli havasından Kıbrıs'a kaçtık.
İyi ki kaçmışız; orada güneşle buluştuk, çiçeklerle seviştik, baharla kucaklaştık.
Can ve Alp kendilerini oksijene vurdular, sürekli koşturdular, koşturdukça yediler.

Küçük ülke Kuzey Kıbrıs'ın gezilmedik yerini bırakmadık: İlk gün Girne ve Bellapais; ikinci gün Avtepe Lale Festivali, Dipkarpaz, ; üçüncü gün Güzelyurt, Soli antik kenti; dördüncü gün Gazi Mağusa, St. Nicolas Katedrali (Lala Mustafa Paşa Camii), Salamis antik kenti, St. Barnabas; son gün de St. Hilarion Kalesi, Lefkoşe ve atladığım birkaç yer daha.

Otelde aynı odada yaşama-uyuma durumu çok hoşlarına gitti, otelin geniş yemek salonunda açık büfe sabah kahvaltıları ilginç geldi, araba kiralamış olmamız, sürekli gezip dolaşmamız, düzensiz bir hayat... Bunların tümü heyecanlanmak için birer bahaneydi.

Sevgili çocuklarımız, umarım dünyanın dört bir yanını gezip tanıma şansınız, fırsatınız olur.   








Hiç yorum yok: