Bayram tatilinde İzmir'de, büyükbaba ve babaannenin yanındaydik. Her sabah deli gibi boyoz ve gevrek yiyerek ve Karşıyaka'da çarşı turu yaparak İzmir geleneklerimizi yerine getirdik. Üstüne üstlük, 20 yıldır görmediğim çoook sevdiğim bir arkadaşımla görüştük ve İzmir Doğal Yaşam Parkı'na gittik. Buna yoğun bayram ziyareti programını da ekleyince, 1 haftamızın nasıl geçtiğini anlayamadık desem yeridir...
Ama asıl haberi veriyorum: Alpimiz adım atmaya başladı, yaşgününden 1 hafta önce. Ama hala emeklemeyi tercih ediyor, daha güvenli geliyor ona herhalde. Her gün birkaç küçük adım atıyor, sonra hop, yere atıyor kendini. Herhalde önümüzdeki haftalarda yürümenin keyfini çıkarmaya başlayacak kerata.
Can da yeni okuluna başladı pazartesi günü. Doğru okulu seçmek, bunu sezebilmek, onun için en iyi yerin hangisi olduğu konusunda kafada kriterler oluşturmak, öncelikleri belirleyebilmek, tüm bunlardan çıkan sonuçları terazinin kefelerine koyup tartmak, ölçmek, biçmek.... Tüm bunların deneyim gerektiğini, birkaç kez çuvallamadan olmadığını, bunların da zaman aldığını anlamış oldum. Ambalaja değil, içindekine bakmak gerektiğini bildiğiniz sanırsınız, ama yine ambalaja takılırsınız... Yaşayarak öğrenirsiniz... Can şimdi Elma Ağacı'nda çok mutlu, ben de öyle. Umarım herşey yolunda gider.
Ebeveynlik: Ormanların, çiçek bahçelerinin içinden geçen uzun, ince bir yol ve bitmeyen bir muhasebe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder