Çok uzun zamandır ihmal ettiğim canım bloğuma geri dönüş babında bizim kuzuların okul maceralarından biraz bahsetmek istedim.
Anaokulu harika bir şey. Pazar akşamı yorgunluktan canı çıkan anne-babaların 'Neyse ki yarın Pazartesi' diye hafiften utanarak düşündüğü bir cennet. Evde oyun hamurları, yap-bozlar ve her türlü oyuncakla geçirilen senelerin ardından, miniklerimizi nihayet emanet ettiğimiz süper bir ortam. Uzun sözün kısası, iki ki var.
Bir de tabii ki anaokulu var, anaokulu var. Can'ın üç, Alp'in bir senedir daimi bir neşeyle devam ettiği okulumuzu, yani Elma Ağacı'nı bulmadan önce üç çocuk annesi bir arkadaşımla yaklaşık on kadar okulla görüşmüştük. İyi ki de böyle yapmışız. Böylece, anaokulundan temel beklentilerimin neler olduğunu anlamıştım.
Can ve Alp okulda yoğun, dolu dolu, hareketli hatta kaotik, eğlenceli günler geçiriyorlar. Her ay normal programlarının (yani dans, müzik, satranç vs dersler) yanı sıra gezileri, tiyatro-sinema etkinlikleri ve okul içi partileri oluyor. Mesela geçen hafta maske partileri vardı ve Uçurtma Müzesi'ne gitmişlerdi, bu hafta sanırım Koç Müzesi'ne gidecekler. Bazı geziler kendimiz daha önce gitmiş olduğumuzdan ikinci hatta üçüncü posta oluyor ama olsun, bir zararı yok. Okul arkadaşları ve öğretmenleriyle gitmelerinin başka, bizimle gitmelerinin başka bir tadı vardır diye düşünüyorum.
İşte Can ve Alp'in okul macerasından kareler: