19 Aralık 2011 Pazartesi

Keyif zamanı

2 çocuklu hayat nasıl gidiyor, diye soruyorum kendime zaman zaman.

Çok hızlı, çok güzel, çok yoğun geçiyor, yani aslında büyük çoğunluğun yaşamından farklı değil.

Yalnızca, ebeveynler olarak kendimizin değil onların gündelik sevinçlerine, gereksinimlerine, keyif anlarına, kısacası doğrudan onlara odaklanıyoruz.

Bu aslında garip bir durum, çünkü bir yandan kendimize odaklanamamaktan sıkıntı duyabilsek de, diğer yandan onlara odaklanmak da dönüp dolaşıp bizi besleyebiliyor.

Yani başka bir seçenek yok gibi, mutluluğumuz onları mutlu etmekten geçiyor gibi...

Son zamanlarda sık sık hissettiğim şey işte bu: hayatı büyütmeye gerek yok, hayat bu işte, gibi...

1 Aralık 2011 Perşembe

Deneyimli öğrenci Can ve okulu

Uzun bir aradan sonra nihayet bloğa el atabiliyorum bugün.

Yazının konusu Can ve okulu...

Canikomuz erken okullu olan bir çocuk. 2.5 yaşını 2 ay geçe okula başladı, yani 2009 yılının Ağustos ayında. Okula uyum konusunda pek bir sorun yaşamamıştık. Prensini bulana kadar birkaç kurbağa öpmek zorunda kalan prenses misali birkaç okul değiştirdikten sonra, Can'ı mutlu, beni de tatmin eden bir anaokulunda, yani Elma Ağacı'ndayız.

Can'ın ikinci senesi. 26 Aralık doğumlu olması nedeniyle sınıfının en küçüğü olan küçük abi Can, bu sene sanki daha farklı, daha büyük, daha olgun, daha deneyimli bir öğrenci. Çocukları okula giden anneler bilirler: Onlara evde bizlerin öğretmediği bir şarkıyı, bir davranışı ya da herhangi bir bilgiyi okulda öğrenip geldiklerinde çok mutlu oluyoruz. Garip bir duygu bu... Büyümesine seviniyoruz, bağımsızlaşmasına seviniyoruz, gururla karışık bizden kopuyor olması duygusuyla hafif buruklaşıyoruz... Anlatmak çok zor.




Can'ın okuldaki etkinliklerinden birkaç fotoğraf eklemek istedim. Beyaz partisi ve  pijama partisi yaptılar bu ay. Buyrunuz...