21 Şubat 2011 Pazartesi

Daha dün trenlerin raylarında koşarken...


Can'ın şarkılara yeni sözler uydurma merakı had safhada değerli blog okuyucuları...

Başlıktaki şarkı anlamış olduğunuz gibi aslında 'Daha dün annemizin kollarında yaşarken' şarkısı. Babamız Can'a tren seti getirdi geçen gün. Haliyle hayatı tren oldu Can'ın. Bir süredir Şaşkınbakkal Mothercare'deki ELC tren setinin önünde yalandığından Cenk dayanamamış, tren almış oğluşuna. Bizimki de elinde lokomotif bu şarkıyı ve uydurduğu başka tren şarkılarını söyleyerek ortalıkta dolaşıyor. Kelime oyunlarını seven şakacı oğlumda hafta sonu, hafiften nezle ve öksürük hasıl oldu, ama genel durumu fena değil. Okula devam.

Artık 3 yaşını devirdiğinden, biberonla vedalaşsın istiyoruz. Ama o bu konuda çok duygusal. Şimdilik, 'bir akşam biberon, bir akşam bardak' formülünü uyguluyoruz. Biberon akşamıysa mutlu oluyor yavrucak. Biraz üzülüyorum ama dişlerinin selameti açısından bardağa geçmesi daha iyi olacak. Bu arada, Alp nihayet süt içmeye başladı. Piyasadaki tüm sütleri, her şekilde içirmeyi deneyip başarısız olmuştuk. Son yöntemimiz işe yaradı: Bardaktan pipetle içmek ! Çok komik ama işe yarıyor ! Önemli olan da bu değil mi?

Alpişkomuz bir bıdık, bir sevimlilik abidesi, bir yaramaz... Dün yere yatırıp gıdıklama kisvesi altında dişlerini kontrol etmeye çalıştım: Aynı anda 3 azı ve 1 köpek dişini çıkartmaya çalışıyor. Ağzının içinde diş yerleri bembeyaz, çıktı çıkacak tümü birden.

Dün gece bir mucize oldu ve SADECE 2 KEZ KALKTI !!! Umutlanmak istememekle beraber, yine de 'belki...' dedim kendi kendime... Alp'le ilgili bir başka konu da, kendisinin artık konuştuğunu ve bizim de onu anladığımızı düşünüyor olması :-) Evet, sürekli konuşuyor, gerçekten sürekli anlatıyor ama biz anlamıyoruz. Yani genel olarak anlıyoruz tabii ki ama, o kadar da değil. Ama Alp, biz anlamayınca sinirleniyor çok fena... Mesela tam şu anda -ben bu satırları yazarken :-) - Elif Ablasıyla muhabbet halinde:'Bidoooo, şubuooooo, hadigooooo' gibi anlaşılmaz şeyler söylüyor, hem de bağıra çağıra.... Konuşmaya başlasa da rahatlasa çocukcağız...

Durumumuz budur dostlar... Sağlıcakla kalın...

4 Şubat 2011 Cuma

Haftalık Rapor

Alpimiz ilk cümlesini kurdu değerli blog okuyucuları : 'Hav hav buuda'. Bunu 3 gün önce söyledi ama gerisi gelmedi, bakalım ne zaman şakımaya başlayacak. Bu arada, 14. ayını da devirdi velet, inanılır gibi değil.

Kendisi ayrıca, dün gece bir ilke imza atarak 03:00'e kadar uyanmadı !!! İnanamadık haliyle. Ben bir kere gidip kontrol ettim çocuk hasta mı, ateşlendi mi diye:-) Mışıl mışıl uyuyordu. 3'ten sonra 3 kere kalktı ama olsun, biz buna razıyız. Bakalım devam edecek mi bu durum, yoksa bir mucize olarak mı kalacak?

Can'a gelecek olursak, kafayı uzay-roket-uzay mekiği gibi çeşitlendirebileceğim şekilde 'fezaya' takmış durumda arkadaşlar, hem de fena halde... Doğumgünü için bizden uzay mekiği istemişti. Bir aydan fazladır, neredeyse sadece bu oyuncakla oynuyor. Kendisi oynadığı gibi, bizi de dahil ediyor. Dolayısıyla bize de fenalık gelmiş durumda :-) Evde sürekli bir geriye sayım ve kalkış, sonra Mars'a ya da Satürn'e iniş, inilen gezegenden toprak-taş örneklerini toplama ve bunları mekiğe yerleştirme, gezegenden kalkış ve nihayet dünyaya geri dönüş senaryosu tekrarlanıyor. Sonra bir de Wall-E uyarlamalarımız var: Eve dünyaya geliyor roketle, sonra beraber uzaya çıkıp Axiom'a gidiyorlar... Ha, bir de uzaya seyahat eden yolcular oyunumuz var.

Uzay merakımız oyunlarla sınırlı değil tabii ki: Dayanamayıp Can'a aldığım Tübitak uzay kitaplarını ailecek ezberlemiş durumdayız. Cenk de, ben de uzay yolculukları hakkında epey bilgi edinmiş durumdayız: Mesela siz, bir uzay mekiğinin dünyanın etrafında bir tur atmasının sadece 90 dakika sürdüğünü biliyor muydunuz? Ya da uzayda astronotların duş aldıktan sonra havada uçuşan su damlacıklarını bir vakum yardımıyla topladıklarını? Biz biliyoruz...

Bir de ahiret sualleri konusu var tabii ki: Anne, uzay mekiği kalkarken yanında durursam nerelerim yanar? Gökyüzünün yukarısında uzay var değil mi anne? vs, vs... Bir noktada bu merakı doyum noktasına ulaşacak herhalde.