23 Aralık 2010 Perşembe

Dişişleri Bakanlığı'ndan Açıklama

Bu diş işlerinden kurtulamadık... Can'ın süt dişleri bitmişti ama Alp'in dertleri yeni başlıyor...

Alpimiz ilk 8 dişini görece sorunsuzca çıkarmıştı. Ama bu köpekler, bu azılar yok mu? Mahvetti bizi. 3 gündür nedensizce ateşleniyor miniğimiz. Dişlerinden olduğunu düşünüyorum, elleri hep ağzının içinde çünkü.

Zavallım hele geceleri pek melul oluyor. Ateşi düşmeden uyuyamıyor da. Neyse ki çok yüksek değil, 37.5, en fazla 38 oluyor. Calpol'le düşürülecek cinsten. Zaten ateş düşünce hemen eski performansını yakalıyor, gülelim-eğlenelim moduna geri dönüyor.

Sağ alt geliyor gibi, bakalım, göreceğiz.

Dayan yavrucak, patlatacaksın yakında...

13 Aralık 2010 Pazartesi

Dikkat, Karantina Bölgesi !

Çocuklar bir hastalandı, pir hastalandı değerli blog okuyucuları...

Can'ı geçen Çarşamba şidetli kulak ağrısıyla doktora götürdük, orta kulak iltihabı olmuş. Son aylarda ikinci kez oluyor. Bunun nedenini bilen var mı? Sadece nezleydi çocukcağız, ama kulağına vurmuş. Bir arkadaşım geniz eti olabileceğini söyledi. Bir dahaki gidişimde doktora soracağım. Can günlerdir antibiyotik içmesine rağmen, ilk kez dün gece ateşlenmedi.

Can'dan nezleyi kapan Alp de Perşembe günü ateşlenmesin? O da üst solunum yolu enfeksiyonu olmuş. Günler boyunca her gece ikisi de ateşlendiler ve uyuyamadılar. Cenk'le ben birer zombiye dönüştük resmen. Hele Alp'in ateşi o kadar inatçı oldu ki, yavrucağızı gece 2'lerde, 3'lerde duşlara sokmak zorunda kaldık. Ibufen içmekten helak oldu ikisi de. Birkaç haftadır bizde olan babaanne ve büyükbaba da hasta, artık kim kimden kaptı, belli değil. Cenk'le ben sağlamız neyse ki. Sihirli bir güç bizi sağlam tutuyor şimdilik. Ama benim yorgunluktan tansiyonum düşüyor, başım dönüyor ara ara. Cenk'in uykusuzluğa bu kadar dayanıklı olması inanılır gibi değil !

Bugün günlerden pazartesi, sanki daha iyi gibiler. Bakalım Alp bu gece ateşlenecek mi?

Hasta bir çocuk ne kadar zor bilirsiniz, hasta iki çocuk ise felaket !!!

Evde dolaşan bir yer cücesi daha !

Alpişkomuz adamakıllı yürümeye başladı artık !

Yeni yürümeye başlayan 1 yaş civarı çocuk manzarası gibisi yok !

Eller havada denge kurmaya çalışılır, bacaklar üstten üstten atılır birbiri ardına, bezli popo istemeden iki yana sallanır durur..... Birkaç adım sonra tuhaf bir sesle beraber pat diye yere oturulur. Ha gayret, tekrar ayağa kalkılır ve bu böyle devam eder. Mutlu ve gururlu anne-babaysa ağladı ağlayacak, bu manzarayı seyreder.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Bayram geldi geçti

Bayram tatilinde İzmir'de, büyükbaba ve babaannenin yanındaydik. Her sabah deli gibi boyoz ve gevrek yiyerek ve Karşıyaka'da çarşı turu yaparak İzmir geleneklerimizi yerine getirdik. Üstüne üstlük, 20 yıldır görmediğim çoook sevdiğim bir arkadaşımla görüştük ve İzmir Doğal Yaşam Parkı'na gittik. Buna yoğun bayram ziyareti programını da ekleyince, 1 haftamızın nasıl geçtiğini anlayamadık desem yeridir...

Ama asıl haberi veriyorum: Alpimiz adım atmaya başladı, yaşgününden 1 hafta önce. Ama hala emeklemeyi tercih ediyor, daha güvenli geliyor ona herhalde. Her gün birkaç küçük adım atıyor, sonra hop, yere atıyor kendini. Herhalde önümüzdeki haftalarda yürümenin keyfini çıkarmaya başlayacak kerata.

Can da yeni okuluna başladı pazartesi günü. Doğru okulu seçmek, bunu sezebilmek, onun için en iyi yerin hangisi olduğu konusunda kafada kriterler oluşturmak, öncelikleri belirleyebilmek, tüm bunlardan çıkan sonuçları terazinin kefelerine koyup tartmak, ölçmek, biçmek.... Tüm bunların deneyim gerektiğini, birkaç kez çuvallamadan olmadığını, bunların da zaman aldığını anlamış oldum. Ambalaja değil, içindekine bakmak gerektiğini bildiğiniz sanırsınız, ama yine ambalaja takılırsınız... Yaşayarak öğrenirsiniz... Can şimdi Elma Ağacı'nda çok mutlu, ben de öyle. Umarım herşey yolunda gider.

Ebeveynlik: Ormanların, çiçek bahçelerinin içinden geçen uzun, ince bir yol ve bitmeyen bir muhasebe...