27 Şubat 2009 Cuma

Anne olunca geliştirilen çeşitli yetenekler ve meslek dalları


- Her türlü pozisyonda çorap giydirme.
- Olabilecek en minik burun deliklerinden çeşitli alet-edevatla sümük çıkarma.
- Kaşığı, içindeki yemeği döküp saçmadan, ağzın içine denk getirme.
- Gece yorganını örtüp, neredeyse gözlerini bile açmadan yeniden uykuya dalma (en az 3 kez).
- Durmadan tekme atan bacaklar arasından bez bağlama.
- Çeşitli şarkılar ve ikna sözcükleri yardımıyla tırnak kesme.
- Genel olarak, aynı anda 3-4 iş yapma becerisi.
- Şarkı sözü yazarlığı.
- Masal editörlüğü.
- Kreatif direktörlük.
- Tiyatroculuk.
- Sabır taşlığı.
...

20 Şubat 2009 Cuma

Evet ihmal ettim, ama kendimce nedenlerim vardı...

Yazamadığım günler boyunca neler oldu?

Bir kere en önemlisi, babamız gitti ve geri geldi. Can'ın soru soran gözlerle sürekli 'Baba?' diyerek benden yanıt beklemesi başlarda eğlenceliydi ama artık hüzünlü bir hal almıştı. Çalan her kapıya Baba, Baba diye koşturması da öyle... Sabahları uyanınca onu, yumuşak kurabiyemi koynuma alıp uzun uzun koklarken -bu arada, böyle kokmayı nasıl başarıyor, acaba bu kokuyu anneler zihinlerinde mi yaratıyorlar?-, yatağın baba tarafına bakıp yine bana babasını sorması da... Cenk'in dönmesinden bir akşam önce Teyzemizde otururken, Burak'ın kapıyı çalmasıyla durmadan Baba, Baba, Baba demesi ve bizim gelenin Babası olmadığını söylemek zorunda olmamız da öyle...

Neyse ki, dün gece Babamıza kavuştuk. Sabah Cenk'i işe uğurlarken önce el salladı Can, ama sonra akşam dönüşünden emin olamadığından olsa gerek, 'Gel, gel' demeye başladı serseri.

Bu travmatik deneyimin dışında hızla diş olayına devam ediyoruz. Can, azı ve köpek dişlerini çiftler kategorisinden çıkarıyor. İlk olarak sağ üst azı-köpek çifti çıktı. Sonra alta geçti. Şimdi sol üstle uğraşıyor. Neden böyle yapıyor bilemiyorum, kendi tercihi tabii... Eli hep ağzında, eli dışında başka nesneler de ağzında. Bu furya sona erdiğinde oğluşumuz tam 16 tane dişi olacak. Sonra da ikinci azılar çıkacak galiba ama tam bilmiyorum, doktora sormam lazım.

Sonracıııma, Can'la ciddi ciddi saklambaç, kovalamaca falan oynamaya başladık. Ama oyunların bazı bölümlerinde Can için muallakta kalmış noktalar var: Örneğin, saklambaç oynarken benim onu görülmeyeceğim şekilde saklanması gerektiğini daha idrak edemedi. Şöyle mi, bulunduğu yerde ayağa kalkıp, benim onu aramamı izliyor ve bundan çok keyip alıyor. Hafif telaş da var: Ya annem beni bulamazsa telaşı... Kovalamacada da Can kovalarken sorun yok, ama ben onu kovalarken kaçmaktan ziyade, koşarak kollarıma atlamayı tercih ediyor. Olsun, bu benim daha çok hoşuma gidiyor.

İşte günlerimiz böyle akmaya devam ediyor.
Ha bir de, bahar gelsin artık...

6 Şubat 2009 Cuma

Sokak Çocuğu Can

Can'la ılık bir öğleden sonra


Hepimizin bildiği üzere, bu hafta hava çok güzel...

Can zaten yaz-kış her gün mutlaka bahçeye çıkıyor. Ama bu hafta durumu iyice abarttık haliyle...
İçeriye girmek çok saçma, çünkü hava harika! Oğluşumuz bu aralar azı dişleriyle köpek dişlerini kardeşlik-dostluk-barış ortamı içerisinde çıkarmaya çalışıyor. Sağ üstte operasyon tamam, diğerleri de doktorumuz Füsun hanımın söylediğine göre yolda, hatta çıkmış bile. Can'ın ağzını açıp bakmak neredeyse imkansız olduğundan bu bilgiyle yetiniyoruz.

Dolayısıyla hafif bir huysuzluk var. Öğle uykularımız 1 saate indi. Burnumuz anlamsızca tıkalı epeydir. Yine doktorumuzdan öğrendiğimize göre, dişler çıkarken ödem yaparmış geniz etlerinde, tıkanıklığın nedeni muhtemelen buymuş.

Biz de havaların havailiğini fırsat bilip kendimizi sokağa atıyoruz.

Dün sabahtan zaten bir posta hava almıştı. 1 saatlik uykunun ardından ver elini çocuk parkı. Yürümeye başladığından bu yana özgürlüğünü iyiden iyiye ilan eden küçük Can, kah kumları yiyerek, kah boyuna posuna bakmadan kaydırağın merdivenlerini tırmanarak epey bir ter attı...
Sonra ana-oğul pazar alışverişi yaptık. Ardından da aldığımız portakalların tadına bakıp, biraz daha yürümek amacıyla sitenin orta parkına yollandık. Ananemizin de geçerken uğramasıyla iyice şenlendik.

Bu enerji nasıl bir şeydir? Can'ı daha çok öpüp koklasam biraz da bana bulaşır mı?